Altın Oran, matematikte ve fiziksel evrende ezelden beri var olmasına rağmen, insanların bu kavramı ne zaman keşfettiğine ve kullanmaya başladığına dair kesin bilgiler mevcut değildir. Tarih boyunca birçok defa yeniden keşfedilmiş olma olasılığı kuvvetlidir. Antik Dönemler Euclid (M.Ö. 365 – M.Ö. 300), "Elementler" adlı tezinde, bir doğruyu 1.6180339 oranında bölmekten bahsetmiş ve bunu, bir doğruyu ekstrem ve önemli oranda bölmek diye adlandırmıştır. Mısırlılar, Keops Piramidi'nin tasarımında hem pi hem de phi oranını kullanmışlardır. Yunanlılar ise Parthenon'un tüm tasarımını Altın Oran'a dayandırmışlardır. Bu oran, ünlü Yunanlı heykeltıraş Phidias tarafından da kullanılmıştır. Orta Çağ ve Rönesans Leonardo Fibonacci adlı İtalyan matematikçi, adıyla anılan sayısal serinin olağanüstü özelliklerini keşfetmiştir ancak bunun Altın Oran ile ilişkisini kavrayıp kavramadığı bilinmemektedir. Leonardo da Vinci, 1509'da Luca Pacioli'nin yayımladığı "İlahi Oran" adlı bir çalışmasına resimler vermiştir. Bu kitapta Leonardo da Vinci tarafından yapılmış Five Platonic Solids (Beş Platonik Cisim) adlı resimler bulunmaktadır. Bunlar, bir küp, bir Tetrahedron, bir Dodekahedron, bir Oktahedron ve bir Ikosahedronun resimleridir. Altın Oran'ın Latince karşılığını ilk kullanan muhtemelen Leonardo da Vinci'dir. Rönesans sanatçıları Altın Oran'ı tablolarında ve heykellerinde denge ve güzelliği elde etmek amacıyla sıklıkla kullanmışlardır. Örneğin Leonardo da Vinci, Son Yemek adlı tablosunda, İsa'nın ve havarilerin oturduğu masanın boyutlarından, arkadaki duvar ve pencerelere kadar Altın Oran'ı uygulamıştır. Modern Dönem Güneş etrafındaki gezegenlerin yörüngelerinin eliptik yapısını keşfeden Johannes Kepler (1571-1630), Altın Oran'ı şu şekilde belirtmiştir: "Geometrinin iki büyük hazinesi vardır; biri Pythagoras'ın teoremi, diğeri, bir doğrunun Altın Oran'a göre bölünmesidir." Bu oranı göstermek için, Parthenon'un mimarı ve bu oranı resmen kullandığı bilinen ilk kişi olan Phidias'a ithafen, 1900'lerde Yunan alfabesindeki Phi harfini Amerikalı matematikçi Mark Barr kullanmıştır. Aynı zamanda Yunan alfabesindekine karşılık gelen F harfi de Fibonacci'nin ilk harfidir. Altın Oran'ın Modern Bilimdeki Yeri Altın Oran, bir sayının insanlık, bilim ve sanat tarihinde oynadığı inanılmaz bir roldür. Phi, evren ve yaşamı anlama konusunda bizlere yeni kapılar açmaya devam etmektedir. 1970'lerde Roger Penrose, o güne kadar imkânsız olduğu düşünülen, "yüzeylerin beşli simetri ile katlanması"nı Altın Oran sayesinde bulmuştur. Sonuç Altın Oran, tarih boyunca çeşitli medeniyetler ve bilim insanları tarafından yeniden keşfedilmiş ve kullanılmıştır. Matematikten sanata, mimariden doğaya kadar geniş bir alanda kendini gösteren bu oran, insanlığın estetik ve simetri anlayışını derinden etkilemiştir. Günümüzde de bilimsel ve sanatsal çalışmaların merkezinde yer alarak, evreni anlamamıza yardımcı olmaktadır. |
Ecem
11 Nisan 2024 PerşembeMerhaba ben hep matematik e meraklıyımdır geçen yıl da üniversitemize matematik alanında bir uzman geldi ve matematik vee fizik hakkında birçok buluşştan bahsetti bunların arasında en dikkatimi çeken şey altın oran oldu altın oran nedir nasıl anlarız insanlarda ve ya herhangi bir eşyada mevcutmudur görür görmez ölçüm yapmadan anlamak mümkünmüdür
Cevap yazAdmin
11 Nisan 2024 PerşembeMerhaba! Altın oran, matematikte yaklaşık olarak 1.618'e eşit olan ve iki sayı arasındaki oranın, daha büyük olan sayının daha küçük olana oranına eşit olduğu bir orandır. Doğada, sanatta ve mimaride sıkça karşımıza çıkar. İnsanlarda ve nesnelerde altın oranı görmek için, bu oranı belirli ölçümler yaparak tespit etmek gerekir. Görür görmez anlamak zor olabilir, ancak gözün estetik algısı nedeniyle bazı durumlarda altın oranı içeren nesneler daha hoş ve dengeli gözükebilir.